evlad-ı fatihan'ın
anavatan'a göçü
yıl 1936
bir göç başlamış anavatan'a
ne var ne yok taplanmış
çoluk çocuk
eşya hayvan
yüklenmiş varna'da vapura
başlamış yolculuk
vapur mutlu
evlad-ı fatihan-ı almış kollarına
deniz mutlu
serilmiş yollarına
tuna üzgün
ayrılığın derdinden
boşanıvermiş de
en ince bir yerinden
"aliş'imin kaşları kare
sen açtın sineme yare"
türküsüyle ağlıyor
nazım'ın kalbi güm güm atıyor
1356 gidişinin dönüşü bu
anlı şanlı
zaferler diyarından nazım vapuru geliyor
karşılayın
1936 da evlad-ı fatihan-ı altı asrın özlemiyle
anavatan kucaklamış
27 Ocak 2012 Cuma
26 Ocak 2012 Perşembe
BABAMIN ŞİİRLERİ 6
kervan
makber deyince abdülhak hamit gelir aklıma
haluk tevfik fikret'i hatırlatır
nejat feryadıdır mahmut ekrem'in
bir basamak ahmet haşimsiz çıkılmaz
vuslat yahya kemal'le gelir sanki
çoban çobandır her yerde
bingöl çobanları misali
kemalettin kami'nin
yolcuyuz bir yolda nasılsa
dur demezse necmettin halil
kaya gibi deriz
güçlülüğümüzü belirtirken
mermer de kaya
ömer bedrettin'in elinde erir
olur şiire maya
kaldırımlar otel odaları yeridir her yalnızın
öyle der necip fazıl gecenin karanlığından
başkadır başka
tanpınarı'ın ağzından bursa'da zaman
yumruktur fazıl hüsnü dize dize
her ezilen gölgesinde
bir çöğür anadolu bozkırında talip apaydın
ümit bağlanan kendi yeşilince
yaşar nabi betikleri şiirleri işte
güçlü tok
aydınlık günlere doğru birer yol
ve aklımdan çıkmıyor
mitoloji'nin şairi cahit tanyol
orhan veli oktay rıfat melih cevdet
parçaladılar şiirin atomunu
nazım hikmet'te gördük
şiire neler konu
sait faik insancıldır öyküsünde şiirinde
bedri rahmi bölük pörçük yüreğimde
ve ben şimdi bu kervanın gerisinde
sevdiklerimin izinde
yavaş yavaş yürüyorum
1969
makber deyince abdülhak hamit gelir aklıma
haluk tevfik fikret'i hatırlatır
nejat feryadıdır mahmut ekrem'in
bir basamak ahmet haşimsiz çıkılmaz
vuslat yahya kemal'le gelir sanki
çoban çobandır her yerde
bingöl çobanları misali
kemalettin kami'nin
yolcuyuz bir yolda nasılsa
dur demezse necmettin halil
kaya gibi deriz
güçlülüğümüzü belirtirken
mermer de kaya
ömer bedrettin'in elinde erir
olur şiire maya
kaldırımlar otel odaları yeridir her yalnızın
öyle der necip fazıl gecenin karanlığından
başkadır başka
tanpınarı'ın ağzından bursa'da zaman
yumruktur fazıl hüsnü dize dize
her ezilen gölgesinde
bir çöğür anadolu bozkırında talip apaydın
ümit bağlanan kendi yeşilince
yaşar nabi betikleri şiirleri işte
güçlü tok
aydınlık günlere doğru birer yol
ve aklımdan çıkmıyor
mitoloji'nin şairi cahit tanyol
orhan veli oktay rıfat melih cevdet
parçaladılar şiirin atomunu
nazım hikmet'te gördük
şiire neler konu
sait faik insancıldır öyküsünde şiirinde
bedri rahmi bölük pörçük yüreğimde
ve ben şimdi bu kervanın gerisinde
sevdiklerimin izinde
yavaş yavaş yürüyorum
1969
25 Ocak 2012 Çarşamba
BABAMIN ŞİİRLERİ 5
melankoli
sen koskoca bir kentte
kalabalığa inat
yalnızlık nedir bilir misin hiç
neonların aydınlığında
karanlıkta kaldın mı
kara kara düşündün mü hiç
bulvarların kaç adım olduğunu bilir misin
saat sıfır otuzdan sonra
tek başına yürüdün mü hiç
kaçtığın oldu mu tek tük aşina yüzlerden
dost oldun mu köşe başlarındaki direklerle hiç
kulağına ne fısıldar deniz
ellerin ceplerinde çaresiz
rıhtımda dolaştın mı hiç
yıldızların dili ayrıdır
gözleriyle konuşur onlar o saatte
o saatte saat sıfır otuzdan sonra
gökyüzüne baktın mı hiç
sen gecenin geç vaktinde
dilsiz sağır bir kentte
şarkılar söyledin şiirler okudun mu hiç
hiç içtin mi
yalnızlığı
karanlığı
sessizliği
hiç
sevdin mi hiç
sen koskoca bir kentte
kalabalığa inat
yalnızlık nedir bilir misin hiç
neonların aydınlığında
karanlıkta kaldın mı
kara kara düşündün mü hiç
bulvarların kaç adım olduğunu bilir misin
saat sıfır otuzdan sonra
tek başına yürüdün mü hiç
kaçtığın oldu mu tek tük aşina yüzlerden
dost oldun mu köşe başlarındaki direklerle hiç
kulağına ne fısıldar deniz
ellerin ceplerinde çaresiz
rıhtımda dolaştın mı hiç
yıldızların dili ayrıdır
gözleriyle konuşur onlar o saatte
o saatte saat sıfır otuzdan sonra
gökyüzüne baktın mı hiç
sen gecenin geç vaktinde
dilsiz sağır bir kentte
şarkılar söyledin şiirler okudun mu hiç
hiç içtin mi
yalnızlığı
karanlığı
sessizliği
hiç
sevdin mi hiç
24 Ocak 2012 Salı
BABAMIN ŞİİRLERİ 4
izmir
görünüm şahane bir kolye gibi
denizi lekesiz bir ayna gibi
imbatı esince okşuyor gibi
izmir'den kovalar hep dumanları
yer ve gök masmavi bir atlas gibi
öyle bir boşluk ki sonu yok gibi
izmir bu boşlukta avize gibi
pervane uçuşan hep martıları
körfezi iki kol sarıyor gibi
vuslatın tadına varıyor gibi
karşıda bir gurup kanıyor gibi
başkadır izmir'in ah akşamları
caddeler cetvelle çizilmiş gibi
binalar yanyana dizilmiş gibi
izmir'de ne varsa sizinmiş gibi
gönülden alıyor bir bir gamları
kalplerde bir aşk var ısıtır gibi
evler bir saray da biz dük'ü gibi
sevgisi izmir'in süsümüz gibi
mutludur bu kentin tüm insanları
hayat var hep kanı kaynıyor gibi
kabına sığmıyor taşıyor gibi
aşıyor sırtları başı boş gibi
şirinyer buca ve karabağlar'ı
kara deniz hava yollar ağ gibi
çepçevre her taraf yeşil bağ gibi
bakınız kordon'da atam sağ gibi
o hedef coşturur okuyanları
iklimi eşsizdir bir bahar gibi
tabiat gülüyor mutlular gibi
suları berraktır bir pınar gibi
örnek mi bornova ve yamanları
izmir'den bereket fışkırır gibi
tütünü üzümü kehribar gibi
korular mis kokar bir amber gibi
doyulmaz seyrine süsler dağları
en tatlı nağmeler bülbüller gibi
besliyor ruhları bir pınar gibi
ustalar gönülde taht kurar gibi
anıl nalkesen ve şardağ'ları
içimizde bir his gurbette gibi
izmir'den ayrılsak dönüş yok gibi
plaka otuzbeş kendiymiş gibi
okşamak isteriz o rakamları
kanun var her taraf sütliman gibi
taşralıya yardım yarışır gibi
o eski külhanlar sıvışır gibi
efendi saygılı hep insanları
methine yetilmez dilsizler gibi
taaa şuram tıkandı iniler gibi
kasım der ne yapsam deliler gibi
homer'den bu yana hep ozanları
1970
görünüm şahane bir kolye gibi
denizi lekesiz bir ayna gibi
imbatı esince okşuyor gibi
izmir'den kovalar hep dumanları
yer ve gök masmavi bir atlas gibi
öyle bir boşluk ki sonu yok gibi
izmir bu boşlukta avize gibi
pervane uçuşan hep martıları
körfezi iki kol sarıyor gibi
vuslatın tadına varıyor gibi
karşıda bir gurup kanıyor gibi
başkadır izmir'in ah akşamları
caddeler cetvelle çizilmiş gibi
binalar yanyana dizilmiş gibi
izmir'de ne varsa sizinmiş gibi
gönülden alıyor bir bir gamları
kalplerde bir aşk var ısıtır gibi
evler bir saray da biz dük'ü gibi
sevgisi izmir'in süsümüz gibi
mutludur bu kentin tüm insanları
hayat var hep kanı kaynıyor gibi
kabına sığmıyor taşıyor gibi
aşıyor sırtları başı boş gibi
şirinyer buca ve karabağlar'ı
kara deniz hava yollar ağ gibi
çepçevre her taraf yeşil bağ gibi
bakınız kordon'da atam sağ gibi
o hedef coşturur okuyanları
iklimi eşsizdir bir bahar gibi
tabiat gülüyor mutlular gibi
suları berraktır bir pınar gibi
örnek mi bornova ve yamanları
izmir'den bereket fışkırır gibi
tütünü üzümü kehribar gibi
korular mis kokar bir amber gibi
doyulmaz seyrine süsler dağları
en tatlı nağmeler bülbüller gibi
besliyor ruhları bir pınar gibi
ustalar gönülde taht kurar gibi
anıl nalkesen ve şardağ'ları
içimizde bir his gurbette gibi
izmir'den ayrılsak dönüş yok gibi
plaka otuzbeş kendiymiş gibi
okşamak isteriz o rakamları
kanun var her taraf sütliman gibi
taşralıya yardım yarışır gibi
o eski külhanlar sıvışır gibi
efendi saygılı hep insanları
methine yetilmez dilsizler gibi
taaa şuram tıkandı iniler gibi
kasım der ne yapsam deliler gibi
homer'den bu yana hep ozanları
1970
23 Ocak 2012 Pazartesi
BABAMIN ŞİİRLERİ 3
izmir gecelerı
istiridye renkli akşamlarla
gemiler yanaşır koylarına
başlar
yosun kokulu
sevda dolu geceler
en uzak yıldızlar göz kırparken
giz dolu bir suskunluğa dalar sular
sonra birden ay
karşı tepelerin ardından
yükselir
yükselir
öper oylumlarını
hafif bir rüzgar okşarken
bütün hatlarını
deniz afrodit kesilir
rıhtıma serer saçlarını
o dem
hisseder yürekler acısını
eros'un oklarının
taverneler körfeze dökerler
şarkıların en dokunaklısını
şafak takıncaya kadar ufka pembe parmaklarını
ay batar
yıldızlar söner
şarkılar susar
demir alır gemiler
yavaş
yavaş
yeni bir günü müjdeler martılar
çığlık çığlığa
pürtelaş
çırparlar kanatlarını
21 Ocak 2012 Cumartesi
BABAMİN ŞİİRLERİ 1
İZMİR AKŞAMLARI
temmuzda akşam saatlerinde
eski babil bahçelerinden koparılmış
altın portakaldır İzmir'de güneş
her akşam oynak ışıkların okşadığı deniz
sevi şarkıları söyler kıyılarda sessiz
bir renk cümbüşü başlar ufukta
mavi
pembe
mor
anlatılmaz insana kor
dur diyemezsin ki zamana o bir an
geçer
martılar yuvalarına çekilir
teker
teker
güneş batar
ufuk kararır
başlar gece başlar dert dayanması zor
ille İzmir akşamları
mavi
pembe
mor
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)