Bir kent nasıl yaşar?
Sabah nasıl uyanır, nasıl çalışır, nasıl yorulur, nasıl dinlenir, akşamları nasıl uykuya dalar, hobileri nelerdir, tatili nasıl geçer?
Tüm bu sorulara cevap bulmak hiç de zor değil. Bir kentin mekanları, kent yaşamının birer özetini sunar size. Özellikle cafeler, kentlerin önemli sosyal alanlarıdır.
Ege’de iseniz ve de İzmir’de, önünden geçtiğiniz cafeden gelen müzik karşılar sizi önce.
Ardından dekoru görsel hafızanıza derin izler bırakır...
Mutfağından gelen kokular, iştahınızı kabartır...
Bir masaya oturursunuz.
Aynı atmosferi paylaştığınız insanlarla yani bulunduğunuz kentin insanlarıyla paylaşımınız başlamıştır artık.
Kentin küçük bir profili karşınızda duruyordur. Siz sorarsınız o cevaplar...
Bu tür mekanlar, kentlerin vitrinidir; kentin sosyo-kültürel yapısı ile ilgili ipuçlarını fısıldar...
Miko Cafe örneğinde olduğu gibi, kent kültürünün yaşatıldığı alanlardır.
Miko, İzmir’in Kordon’un da değildir, size deniz manzarası seyrettiremez ama buram buram deniz kokar...
Akdenizin incisi İzmir’de Miko, Akdeniz tınıları ile sohbetlerinize eşlik eder.
Bir kahvenin hatırına, yöresel tatlarını ekler...
Bu da yetmez, Ege kültürünü konu alan söyleşileri düzenleyerek, fotoğraf ve resim sergilerine ev sahipliği yaparak, kitap tanıtımları gerçekleştirerek ve de Ege kültürü dergisi çıkararak sadece kenti tanıtmakla kalmayıp, kentte yaşayanlara değerlerini unutturmama çabası içindedir Miko.
Ama en önemlisi, tüm bunlar İzmirliler paylaştıkça büyür...
Miko, bir paylaşımın sonucu olarak, kente bir kimlik katmaktadır.
Miko müdavimlerinden Mimarlar Odası Başkanı Hasan Topal’ın dediği gibi; “Paris’de Cafe Les Deux Magots ne ise İzmir’de Miko odur. Les Deux Magots Fransız aydınlarının ve sanatçılarının buluşma, tartışma mekanıdır. Miko Cafe, İzmir ölçeğinde bir anlamda Magots’un işlevini üstlenen bir mekandır.”
Kısaca özetlemek gerekirse, kentleri kent yapan mekanlardır, mekanları yaşatanlar kentlilerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder